Şiirin mitolojik aynasından içsel yolculuklar

Yazan
Lina Yalınçay
Yazının Okunma Süresi
4 dk.

Çemen Tozbey’in “Ya Zeus Kazanırsa” adlı şiir kitabı, mitolojik figürlerin arketipsel anlatılarını modern bir şiirsel bakışla harmanlayan, sınırları aşan bir edebi deneyim sunuyor. Yalnızca mitolojiyi yeniden anlatmakla yetinmeyen şair, bu kadim öyküleri kendi içsel dünyasıyla örüyor; böylece tanrılarla konuşan, tanrıçalarla hesaplaşan bir ben’in çığlığı duyuluyor her bir dizede.

Kitap, tanrıların, kahramanların ve efsanelerin bilindik hikâyeleriyle başlasa da her şiirde mitolojik olan ile bireysel olanın iç içe geçtiği çok katmanlı bir yapı kuruluyor. Prometheus’tan Medea’ya, Eros’tan Hekate’ye, Kintaro’dan Ra’ya uzanan evrensel figürler aracılığıyla insanın arzularına, acılarına, kayıplarına, öfkesine ve aşkına temas eden bir şiir dili kurulmuş. Bu karakterler artık yalnızca tanrılar ya da kahramanlar değil; modern insanın bastırılmış duygularının, bilinçdışının, toplumsal ezilmişliğinin ve aşk arayışının yansımaları hâline geliyor.

Tozbey’in dili yer yer taşkın, yer yer yakıcı ama her zaman bilinçli bir tutumla örülmüş. “TANRILARIN TANRISI” şiiri, mitolojiden alınan unsurların güncel hayatla nasıl iç içe geçtiğini gösteren bir manifesto niteliğinde. Bu şiirde Prometheus’a “beni yeniden yoğur” diye seslenen şair, yaratıcının şekil vermesini bekleyen ama aynı zamanda ona başkaldıran bir figüre dönüşüyor. Bu yaklaşım kitabın tamamına sirayet eden varoluşsal sorgulamanın da ana damarını oluşturuyor.

Kitabın adını taşıyan “Ya Zeus Kazanırsa” şiiri ise hem mitolojik hem de içsel bir hesaplaşma metni. Şairin sevgiliye duyduğu öfke, hasret ve tutku, Zeus’un şimşeğiyle sembolleştirilmiş. Aşk bir şimşek gibi yakan, dönüştüren ve yakıp yıkan bir güç olarak karşımıza çıkıyor. Bu şiirdeki “Ya bakışını dağlarsa içimdeki ateş / Ya Zeus kazanırsa” dizesi, aşk ile mitin iç içe geçtiği en çarpıcı örneklerden biri.

Şiirlerin önemli bir kısmı kadınlık deneyimine mitoloji aracılığıyla ses veriyor. “Kallisto, Seni Küçük Şırfıntı”, “İçimdeki Kadın”, “Kaburgadan Kadın” gibi şiirler, ataerkil mitolojik anlatının içini tersyüz ediyor. Şair, geleneksel kadın figürlerine ya yeni anlamlar yüklüyor ya da onların bastırılmış sesini özgürleştiriyor. Hekate’ye yazılan dizelerde olduğu gibi: “Sen ki büyünün tanrıçası / Benden daha yaşlı ama daha iyi değilsin!”

Mitolojik bilginin derinliğine yaslanan bu şiirler, aynı zamanda ironik ve eleştirel bir tonla modern hayatı da mercek altına alıyor. “THE END” adlı kapanış şiirinde şiirin kendisine, okura ve edebiyat dünyasına yöneltilmiş ince alaycı göndermeler dikkat çekiyor. Şair burada yalnızca mitoslara değil, modern insanın kendi mitini yaratma ihtiyacına da ironik bir dille dokunuyor.

Çemen Tozbey’in bu kitabı, yalnızca mitoloji meraklıları için değil, insanın kadim sorularına şiirle cevap arayan herkes için zengin bir yolculuk. Kitap, şiirin yalnızca estetik bir ifade değil, aynı zamanda felsefi ve psikolojik bir arayış olduğunu gösteriyor. Kimi zaman bir dua, kimi zaman bir ağıt, kimi zaman bir öfke patlaması gibi yankılanan bu dizeler, okuru da kendi mitlerini sorgulamaya davet ediyor.

Ya Zeus Kazanırsa, hem mitolojik anlatının şiirsel dönüşümü hem de bireysel bilincin kolektif hafızayla kurduğu ilişki açısından önemli bir metin. Bu şiirler okura, edebiyatla yalnızca temas kurmayı değil, onunla hesaplaşmayı da öneriyor. Tanrıların kadim öyküleriyle kendi kalbimizin derinliklerini eşelemek isteyen herkes için bu kitap, güçlü bir davet.

Edebiyat