Dergiden

İnsan eylemlerine rehberlik eden algoritmalar

Arapça bilenlerin anlayabileceği görseldeki yazı, El-Hârezmî’nin cebir konusundaki yapıtı “Kitâb el-Muhtasar fî Hisâb el-Cebr ve’l Mukâbele”den alıntılanmıştır. Metin x2 + 10x = 39 örneğini kullanarak belirli türdeki ikinci dereceden denklemleri çözmek için kullanılabilecek bir algoritmayı açıklar. Buna göre; çözüm ilk önce kökleri ikiye bölmekten ibarettir ve bu problemde bu 5’tir(5x). Bu kökün kendisiyle çarpımı bize 25 sayısını verir. Buna 39 eklediğimizde ise sonuç 64 olur. Bunun karekökünü alıp(8), köklerin sayısının yarısını(5) çıkartırsak geriye 3 kalır.

İkinci adam

Bilindiği üzere bu, Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam adlı üç ciltlik Atatürk biyografisinden sonra yazdığı İnönü’nün biyografisinin adıdır. Sanırım Atatürk’ün tek adam diye tanımlanmasına uzun boylu bir itiraz gelmedi. Olağanüstü koşullarda olağanüstü bir önderlik yapmış, olağanüstü bir kişilikti Atatürk. Atatürk ve İnönü “müthiş bir ikili” idiler.

Kuantum bilgisayarlar ve kuantum algoritmalar

...Günümüz klasik bilgisayarların işlemcileri milyarlarca transistörden oluşmaktadır. Transistörlerin açık ve kapalı durumları; evet ve hayır, var ve yok gibi iki durumdan birini temsil eder. Bunlar 0 (yok) ve 1 (var) olarak kodlanır. Bu şekilde oluşturulan en küçük bilgi parçasına bit denmektedir. Bir bitin değeri sadece 0 veya 1 olabilir. Kuantum bilgisayarlarda bilgi daha genel bir şekilde kübit (kuantum bit) denilen bilgi parçalarından oluşturulur. Bir kübit, 0 veya 1 değeri yerine 0 ve 1’in süperpozisyonundan (kuantum sistemlere özgü bir karışım) oluşmaktadır.

Algoritmalar ve episteme: Problem durumumuz tüm sosyal-iktisadi-politik ağırlığıyla birlikte fena halde epistemolojiktir

"Bilgi”, “otorite” ve “güç” arasındaki ilişki ve dahi insanlığın diğer tüm problemlerini çapraz kesen iki problem durumu, “cehalet/bilgi” ve “adalet”, hemen her çağda yeniden ele alınan ve belki de hiçbir zaman “yerine oturmayacak” ebedi temalardır. Bilgi – otorite – güç ilişkisi üç soruda kristalize olur: (1) “Bilgi nedir? ve bilmediğimizi nasıl bilebiliriz?”; (2) “Kim karar verir?” (3) “Kimin karar vereceğine kim karar verir?”. Ancak bu temalara, ilk izleri 19. yüzyılda görülmeye başlayan ve çağımızda artık görmezden gelinemeyecek sosyo-teknolojik bir katman katılmıştır.

Emperyalizm çağında dijitalleşme ve tekelci kapitalizmin dönüşümü

Dijitalleşmenin, küresel ekonominin belki de en belirleyici unsurlarından biri halini almış olduğu söylenebilir. Bununla birlikte, bu sürecin salt eko-teknolojik bir gelişmeye indirgenip siyasal ve toplumsal boyutlarının görmezden gelinmesi eksik çıkarımlara yol  açacaktır. Söz konusu çok boyutluluk hesaba katıldığında ise dijitalleşmeyi “dijital kapitalizm” ve “emperyalizm” ilişkisi bağlamında sorunsallaştırmak mümkündür.

Yapay Zekâ ve Algoritma: Ateş ve barut

Hayatın her alanına nüfuz etmiş durumda olan Yapay Zekâ teknolojisi, artık dijital teknolojilerin standart unsurları arasında yer almaya başlamıştır. Öyle ki, Yapay Zekâ tabanlı çözümlerin geleceği şekillendirdiği düşüncesi bir tür realite haline gelmiştir. Yapay Zekâ esasında bilinen algoritma yapılarının, çeşitli matematiksel ve mantıksal eklentilerle adaptif çözüm üretme seviyesine yükseltilmesinden başka bir şey değildir… Yapay Zekâ çözümlerinin altyapısında yer alan bu eklentiler, kuşkusuz ki önemli bilimsel çalışmaların neticesidir.

Tanrı’nın ve inancın evrimi

İlk atamızın Afrika topraklarında ortaya çıkmasıyla beraber, türümüzün evrim süreci içerisinde belli eşikler atladık. Atalarımızın ağaçların üzerinden yere inişi, iki ayağının üzerinde durmaya başlaması, taşlara biçim vererek işlevsel hale getirmesi ve ateşi bulması gibi birçok örnekle sıralayabileceğimiz mevzubahis eşikler, atalarımızdan bize miras kalacak bir dizi biyolojik ve kültürel gelişimin de sebebi olmuşlardır.